Ruhsal evrelerin gelişimini görmeden önce bu evrelerdeki gelişimi daha iyi anlayabilmek ve insanın ruhsal aygıtının çalışma dinamiğini kavrayabilmek için konuyu bir metaforla açıklamak istiyorum. Beş yaşını tamamlamış bir çocukta ruhsal kimlik, ruhsal aygıt ve bilinçlilik durumunu denizde yüzen bir buzdağı ve üzerindeki bir buluta benzetebiliriz. Çocuk doğduğunda, buzdağının suyun üstünde kalan kısmı henüz yoktur. Doğumla başlayan süreçte daha sonra 'ego' diye isimlendireceğimiz realiteyi temsil eden kimlik parçamız oluşacaktır. Buzdağının suyun üzerinde kalan kısmının nasıl oluştuğu, nasıl geliştiği ve nasıl değiştiği ile ilgili detay kısmını aşağıda anlatacağız. Suyun üstünde olan bu kısım reel kimliğimizi yani egomuzu temsil etmektedir. Suyun altında olan ana kütle ise biyolojik varlığımızı, biyolojik varlığımızdan çıkan içgüdüleri ve dürtülerin kaynağını temsil etmektedir. Aysbergin tepesinde dolanan bulut ise aysbergin yakasını hiç bırakmamakta, tepeden ona hep talimatlar göndermektedir. Bu da süperegoyu temsil etmektedir. Su seviyesi ise şuurlu kimliğimiz ile şuur dışı kimliğimizin sınırını göstermektedir. Yani bilinçli halimiz sadece suyun üzerinde görülen yapı ile sınırlı kalmaktadır. Suyun altındaki kısım ise bilinçdışı yapımızdır. Suyun hemen altındaki alan ise zorlamakla hatırlayabileceğimiz bilinç öncesi kısımdır. Ruhsal aygıtı dinamik perspektiften anlayabilmek için bu metaforik anlatım bize birçok yarar sağlayacaktır. Ruhsal aygıtı bilinçle bağlantılı bir perspektiften değerlendirdiğimizde üç katmandan bahsedebilmekteyiz. Birinci katman, bilinçli halimiz; ikinci katman, bilinç öncesi halimiz; üçüncü katman ise bilinçdışı halimizdir. Ruhsal aygıta parçaları açısından baktığımızda ise bu katmanları İd, Ego ve Süperego diye isimlendiririz. Bebek doğduğunda hiçbir şuurluluk hali söz konusu değildir. Ruhsal aygıt farklılaşmamış bir matriks halindedir. Bu matriks kendisini nöronal yapıyla entegre etmekte, bütünleştirmekte ve haberleşmektedir. Organizma muhteşem bir dizayn ile hücre içi, hücreler arası, organ içi, organlar arası, doku içi ve dokular arası bir iletişim ağı ile örülmüştür. Bu karşılıklı geribildirim sistemleriyle örülmüş olan muhteşem dizayn, tek bir şeye hizmet etmektedir: Organizmanın canlılığını devam ettirme. Bu da ancak mükemmel bir haberleşmeyle mümkündür. Haberleşmenin ana parçası ise sinir sistemidir. Fakat bunun yanında kan biyokimyasındaki hormonlar vasıtasıyla veya dokulardaki bir takım salgı maddeleriyle de bölgesel ve genel haberleşme mümkün olabilmektedir. Bütün bu haberleşmelerin ana amacı hemaostasisi, yani vücudun optimal dengesini korumaktır. Organizma bir şekilde, yaratılışının gereği olarak bu dengeden çıkacaktır, yani bu Ego Mu Seks Ister hep bozulacaktır. Çünkü organizmada dinamik bir yapı mevcuttur. Organizmanın dengesinin bozulması genetik şifremizde programlanmış olan dengeyi yeniden tesis edici otomatik fiziksel refleksler devreye sokularak giderilmeye çalışılmaktadır. Organizmanın dengesinin bozulduğu durumlarda bu dengeyi yeniden tesis etmek için muhtemelen adına içgüdü ve dürtü dediğimiz sinyaller, istekler veya arzular devreye girmektedir. Bunlar bilinçdışıdır ve otomatiktir. Zaten bu dönemde çocuğun bilincinden bahsetmek mümkün değildir. İd: Ruhsal Yapının İlk Bileşeni Dinamik yapıya göre id, vücutta yeri belirlenemeyen afakî bir şekilde tanımlanan içgüdülerimizin ve dürtülerimizin kaynağı olarak tanımlanan insanoğlunun ilk ruhsal bileşeni olarak tasavvur edilir. Bu bileşenin başlangıç noktası ve sınırları dinamik yapıda net bir şekilde çizilememektedir. Teorik bir tartışma olarak burada id'in bu yapısını biraz irdelemek istiyoruz. Canlılığın ilk başlangıcı olarak bakteriyofajlardan, gelişmiş insan modeline kadar tüm canlılar, varlıklarını sürdürme ve devam ettirme genetik şifresiyle donatılmıştır. Bu şuurlu bir varoluş değildir. Canlılar üzerlerine yüklenen görevleri tam manasıyla yerine getirmeye çalışmaktadırlar. He¬ma¬os¬ta¬sisi üst denge hali yani metaforik olarak cenneti öncelikle muhafaza etmeye, Ego Mu Seks Ister ise yakalamaya çalışan temel güdüye, yapıya, id denilebilir mi? İdi bu şekilde tanımlarsak bir bakteriofajın, bir virüsün ya da bir bakterinin canlılığını devam ettirmek için verdiği mücadeleyi de id olarak adlandırmak gerekir. Bu ne kadar doğru olur!
Dinamik Açıdan Ruhsal Aygıt ve Parçaları (İd - Ego - Süperego)
Yapısal Model - Şişli Terapi Enstitüsü Aksine erkeğin reddedilme durumunun sıklaşması özgüven eksikliğine, ego problemlerine ve cinsel isteksizliğe bile neden olabilir. Psychology. Temel olarak id, zevk temelli ilkel istekleri oluştururken; ego bunları gerçeklikle tanıştırıyor, süperego ise vicdan dediğimiz olguyu içine. Cinsel Reddedilme Erkekleri Nasıl Etkiler?Bu da aslında kadınlar red durumunda hissettiklerinden çok da farklı değil. İçimizde hiçbir ahlâki engel tanımayan, her zaman dürtülerinin tatmini yönünde faaliyet gösteren canavarca bir ruh parçamız vardır. Ödipal Evre - Cinsel Kimlik Evresi. Bu materyalin değerlendirilişini kaba hatlarıyla gösterebilmek ve gelişim evrelerini izlemek mümkün olabilmektedir. Suyun üstünde olan bu kısım reel kimliğimizi yani egomuzu temsil etmektedir. Teorik bir tartışma olarak burada id'in bu yapısını biraz irdelemek istiyoruz.
Benzer Yazılar
Aksine erkeğin reddedilme durumunun sıklaşması özgüven eksikliğine, ego problemlerine ve cinsel isteksizliğe bile neden olabilir. bazı erkeklerin egosu öyle yüksek bir dağ. At burada id'i temsil ederken at binicisi de egoyu temsil etmektedir. Temel olarak id, zevk temelli ilkel istekleri oluştururken; ego bunları gerçeklikle tanıştırıyor, süperego ise vicdan dediğimiz olguyu içine. Freud, ego ve id arasındaki ilişkiyi at binmeye benzetmektedir. Psychology. kimi erkek konsomatris seviyesinde takılır, kimi yaşının yarısı hatunlara tıklar ama işin özü ego tatminidir.En önemlisi de dış dünyanın var olduğunu ve değişmezliğini anlayabilmek için informasyonun zihne kaydedilmesi gerekmektedir. Modern çağın bilim adamının bu deşifreyi yapacağına, ruhsal gelişim evrelerinin katmanlarının haritasını tam manasıyla çıkaracağına inanıyoruz. Gökyüzünde gördüğü güneş gözleri kadar küçük, ay bir simit gibi koluna takacağı büyüklüktedir. Bu durum onların davranışlarını, verdikleri kararları ve yargılarını etkileyebilir. Benzer Yazılar. İktidarsızlık - Empotans. Üç, dört ya da beş yaşındaki bu küçüğe, dünü, bugünü ve yarını bir saat, bir gün, bir yıl sonrayı kavratabilmek için yıllarca beynini yıkamanız gerekir. Biz insanoğlunun ruhsal aygıtının ilk bileşeninden bahsedeceksek id, biyolojik bir yapıdan öte bir anlam ifade etmelidir. Ulu orta soyunan ve mastürbasyon yapan psikotik insanlar zaman zaman gazete manşetlerine çıkmıştır. Aksine erkeğin reddedilme durumunun sıklaşması özgüven eksikliğine, ego problemlerine ve cinsel isteksizliğe bile neden olabilir. Bazı cerrahi müdahalelerden sonra, trafik kazalarında meydana gelen yaralanmalar sonucunda, kanser ve başka nedenlerle bazı bireylerin pre-frontal korteksleri hasar görmektedir. Erkek cinsel aktiviteleri başlatan kişi olduğundan birçok girişim arasında bazılarından red cevabını almak, alışmış olabileceği bir durum olmakla birlikte erkeği çok da üzmez. Öz-disiplini Öğrenmek İçin 10 Adım. Maskülenlik Teorisine göre : Erkekler seks yapmayı duygusal hazdan çok fiziksel ihtiyaçları gidermek amacıyla ister. İdi bu şekilde tanımlarsak bir bakteriofajın, bir virüsün ya da bir bakterinin canlılığını devam ettirmek için verdiği mücadeleyi de id olarak adlandırmak gerekir. Savunma mekanizmaları psikolojik sorunları olan insanlar da meydana gelen bir durum değildir. Ödünleme Telafi-Dengeleme Compensation Kendini herhangi bir alanda yetersiz hisseden bireyin farklı bir alana yönelerek bütün enerjisini, potansiyelini o yönde kullanması durumudur. Açılımlar devam ettikçe ve id'in sanal programı geliştikçe milyonlarca dürtünün hedef nesnesine yöneldiğini göreceğiz. Ancak , Ego bu çatışmada denge kurmakta zorlandığı durumlarda insanlarda bazı savunma mekanizmaları ortaya çıkar. Beş duyu ile elde edilen enformasyon zamanla beyindeki hafıza kalıplarına alınır ve çocuk dışarıdaki nesnelerin aynı kalacağına olan inancını temin etmeye başlar. Nesneler dünyasının içimizdeki hafıza kayıtlarındaki sürekliliğini koruyan bu varlığı, çeşitli içsel ve dışsal müdahalelere açık, değişken ve dinamik bir yapı içermektedir. Yapılan son araştırmalar Resim: Cover Up - Malcolm T. Birbiriyle aynı olan iki süperegodan bahsetmek mümkün değildir. Bunlar da ancak iç dünyalarında süperego zayıflığı olan bireylerin yapabileceği eylemlerdir. Kim neyin önünde ve kim neyin arkasında, dairede buna karar vermek mümkün değildir. Burada içgüdüsel davranışlar ve dürtüler yoluyla bakıcıya mesaj gönderilir. Nemfomani - Kadınlarda Cinsel Doyumsuzluk. Davranışçı Psikoterapi. Sonrasında katılımcıların performansını ölçmek için onlardan bulmacalar çözmeleri, oyun oynamaları ya da zihinsel bir çaba gerektiren aktiviteler yapmaları istenmiştir. Savunma mekanizmaları bilinç dışı olarak meydana gelirler. Kişi yaşadığı stresli durumdan kaçınmak için bilinçaltında dikkatini tamamıyla bedenine verir kalp krizi geçirdiğini sanır ve bayılabilir. Bu teorik sistem tartışmasını yapabilmek için bildiklerimiz, bilmediklerimiz ve öngörülerimiz olacaktır.